20 Eylül 2016 Salı

Bana Adını Sor | Film

2 yorum
Pazar gününü bütün gün evde geçirenler?

Burada?

Zamanını film izleyerek geçirenler?

Onlar da burada ☺️

Ama ne yalan söyleyeyim. Uzun zamandır film izlememiştim. Hatta en son izlediğim filmin adını bile unuttum. Yazın zaten doğru düzgün film çıkmıyor.

Pazar günü Tivibu nimetinden faydalanıp film izledim. Yağsız tuzsuz patlamış mısırımla birlikte geçtim televizyon başına. Ne izlesem derken bu film çıktı karşıma. İzlemeyenler varsa baştan söyleyeyim bol bol spoiler içerir.



Başrol oyuncuları Engin Hepileri ve Özge Borak. Yani Hakan ve Yasemin. 

Hakan piyanist Yasemin ise kendi restoranlarında aşçı . Küçük yaşta kimsesizler yurdunda tanışırlar. Ve o zamandan beri arkadaşlardır. Tek taraflı arkadaşlık. Yasemin Hakan'a aşıktır, Hakan Yasemin'i kardeşi gibi görür. 

Hakan bir gün Merve'nin hayatını kurtarır. Ve klasik Türk filmi klişesi. Merve ile birbirlerine aşık olurlar. Birlikte olmaları için kızın zenginliği ve birkaç gün sonra evlenecek olması gibi sorunları vardır. Ama Hakan Merve'yi evleneceği gün kaçırır. Ve bu saatten sonra birlikte yaşamaya başlarlar. 

Bir gün Hakan piyano çalarken istemsiz piyanolara yanlış basar, elleri kasılır. Bir kere iki derken Hakan piyano çalamaz hale gelir. Vücudunda ki kasılmalar git gide artar. Hakan genetik bir hastalığa yakalanır. Hastalığın adı Huntington. İzlemeyenler için Huntington hastalığının ne olduğunu öğrenmek isteyenler için buraya bir link bırakıyorum. 

Hakan'a annesinden geçmiştir. Hakan küçükken annesi de aynı hastalığa yakalanmış ve babası annesinin daha fazla acı çekmesine razı gelemediği için boğarak öldürmüş daha sonra da intihar etmiştir. Yasemin'e bu olayı anlatan Hakan babasının annesine yaptığını ister. Yasemin'e yalvarır yakarır en sonunda kabul ettirir. Zamanın geldiğini nasıl anlayacağını soran Yasemin BANA ADINI SOR yanıtını verir. 



O zaman gelene kadar Yasemin ve Hakan evlenir, çocukları olur çocuk baya büyür. Ve artık zamanı gelir. Hakan'ı daha da kötü gören Yasemin ona adını sorar. Hakan cevap vermez. Yasemin Hakan'a söylemesi için iğne yapar. Hakan yine söylemez.  Dördüncü iğnenin sonunda Hakan zihninde hep Yasemin'i canlandırır. Ama yine de adını söylemez. Hakan ölür...

Hikayenin başı sonu ortası hepsi budur :) Sıkılmadan izledim ama izlemeye değer bir film miydi orası muamma. Eğer sinemaya gidip izleseydim muhakkak keşke bu filme gitmeseydim derdim. Çünkü sizde takdir edersiniz ki filmlerin hemen hepsi birbirlerinin aynısı. 

O bunu sever o diğerini arkadaşı olarak görür, ya kavuşup ölürler ya da kavuşamadan ölürler.. İlla her filmin içerisine bir hastalık girer. Alzeimer, bipolar bozukluğu, pick hastalığı. Bu da Huntington. Yani buradan anlıyoruz ki hastalık olmazsa filmler olmaz! 

Ben çok sıkıldım hep aynı senaryolardan. Siz sıkılmadınız mı?

Peki bu filmi izlediniz mi? Beğendiniz mi, aynı şeyleri mi düşünüyoruz..
Unknown
Unknown

Hoşgeldiniz, Bu blog da bazen güzel yerleri bazen sinema bazen kitap yorumu bazen alışveriş bazen kendi yaptıklarımı bulacaksınız. Ama şunu net söyleyebilirim ki bolca muhabbet okuyacaksınız. Çünkü Fındıkurdu'nda muhabbet bitmez..

2 yorum:

  1. Film ilk çıktığında görmüştüm ama standart hikayesinden ötürü izlememiştim ama burada tekrar görünce bi bakmak istiyorum..
    Ayrıca bu filmde bir şarkı varmış meşhur.. Ama tam hatırlamıyorum şuanda..

    İzledikten sonra seni etiketliyip paylaşım yapacağım canım benim <3

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Seksendört Sen Kal Ölene Kadar olabilir mi? Bir dinle istersen :) Bir bak filme beğenip beğenmediğini merak ediyorum ♥

      Sil